Yeşil Pasaport 180 Günde 90 Gün Kuralı Nedir? Gerçekten Adil Mi?
Yeşil pasaport, Türkiye’de devlet memurlarına ve bazı kamu görevlilerine verilen bir ayrıcalık. “Bir adımda vizesiz dünya” diyenler için ciddi bir cazibe. Ama 180 günde 90 gün kuralı ne demek? Bu kuralla, yeşil pasaport sahibi olan kişiler, 180 gün (yani yaklaşık 6 ay) içinde, toplamda 90 günü aşmayacak şekilde Schengen bölgesine vizesiz giriş yapabiliyor. Yani, üç ayı geçemezsin! Ama bu kural, gerçekten mantıklı mı? Adil mi? İşte, bu yazımda bu soruları cevaplamaya çalışacağım ve olaya cesurca bakacağım.
Yeşil Pasaport ve 180 Günde 90 Gün Kuralının Artıları
Öncelikle, 180 günde 90 gün kuralının güzel bir yanı var: Yeşil pasaport sahipleri, vize başvurusu yapmadan, Schengen bölgesindeki birçok ülkeye rahatça seyahat edebiliyor. Her pasaport sahibi vize almak için başvuru yaparken kaybettiği zamanı, bu kural sayesinde kaybetmiyor. Hangi kamu görevlisi ya da devlet memuru, tatil planları yaparken bu ayrıcalığı bir kez de olsa kullanmak istemez ki? Ama işin ilginç tarafı, bu kuralın pratikte çoğu kişiye ne kadar işe yaradığını sorgulamak gerek. Eğer memur değilseniz ve yeşil pasaport alabilecek seviyeye gelmediyseniz, işin gerçeği pek de parlak değil, değil mi?
Bir de seyahat etmeyi seven biri olarak, vizesiz dolaşmanın ne kadar özgürleştirici bir şey olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Yıllarca vize için uğraşıp, belgelerle boğulmak yerine, birkaç adımda yola çıkabilmek muazzam bir şey! Bu kurallar, bir yandan daha fazla insanın Avrupa’yı keşfetmesine fırsat tanırken, diğer yandan devletin bürokratik çarklarının az da olsa işlemesine yardım ediyor. Kimisi için eğlence, kimisi için iş seyahati olan bir dünyaya adım atmak, pek çoğumuz için büyük bir ayrıcalık.
Vizesiz Avrupa mı? Tabii Ama Ne Kadar?
Hadi ama, burada biraz gerçekçi olalım. Bu kural ne kadar kullanılabilir? Bir başka deyişle, 180 günde 90 gün, aslında ne kadar uzun bir süre? Çalışan birinin, devlet memuru olarak 3 ay boyunca Avrupa’ya gitmeye vakti var mı? Şu an ofiste saatlerce çalışırken, “Evet, üç ay boyunca Avrupa’da olacağım” diyebilmek ne kadar mümkün? Gerçekten bu kadar kolay mı? Hadi diyelim ki vizesiz seyahat ettin, ama bu kurala ne kadar uyulabiliyor ki? İşte burada bu sistemin zayıf noktalarını görmeye başlıyoruz. Hem devlet memuru olup hem 3 ay boyunca tatil yapabilmek, en azından bu yazının yazıldığı şartlarda, oldukça hayalci bir düşünce.
Yeşil Pasaport 180 Günde 90 Gün Kuralının Eksileri
Şimdi gelelim asıl soruya: Bu 180 günde 90 gün kuralı ne kadar adil? Gerçekten sadece devlet memurlarına mı verilmeli? Ya da sadece belirli bir grup insan bu fırsattan faydalanmalı mı? Herkes vizesiz seyahat edebilse daha adil olmaz mıydı? Bir bakıma, yeşil pasaport sahiplerinin çok büyük bir ayrıcalığa sahip olduğunu düşünüyorum. Bunun adaletli bir sistem olup olmadığı kesinlikle tartışmaya açık bir konu. Bu kurallar, sadece memurların yurt dışına rahatça gitmelerini sağlarken, diğer insanlara vize engeli koymaya devam ediyor. 180 günde 90 gün, kolayca “tüm Avrupa” demek, ama bu fırsatı kullanacak kitle sınırlı.
Çoğu devlet memurunun maaşı zaten belirli bir düzeyde kalırken, uçak biletleri, konaklama ve diğer seyahat masrafları, bir yanda ekstra bir yük oluşturuyor. O zaman bu 90 gün sadece birkaç aylık bir tatilden fazlası olabilir mi? Çoğu kişi için, 3 ay boyunca yurt dışında tatil yapmak, neredeyse ulaşılması imkansız bir hedef. Bu kural, sadece bir avuç memurun keyifli seyahatler yapabilmesini sağlarken, dışarıda olan çoğu kişi, iş ve ekonomik sıkıntılarla boğuluyor. Bu durum, Türkiye’deki sınıf ayrımının daha da derinleşmesine yol açmıyor mu?
Yine de, Gerçekten Farklı Olan Ne?
Bir diğer soru da şu: Bu kuralların sosyal faydası nedir? Birçok kişi, yeşil pasaportun sadece devlet memurlarına ait olduğunu bilmezken, bu bireyler aslında devlete hizmet etmiş ve bir tür ödüllendirilmiş oluyor. Ancak, sosyal adaletin bir arayışında, bu tür ayrıcalıkların gerçekten ne kadar yerinde olduğunu sorgulamak gerek. Benim gözümde, özellikle eğitimli kesim için, yeşil pasaport sahibi olmak biraz da şansa dayalı bir durum. Peki, toplumda daha fazla eşitlik sağlanması adına, yeşil pasaport imkanı tüm vatandaşlara sağlanmalı mı? Yani, bu 90 gün kuralları yerine herkesin vizesiz seyahat edebilmesi daha mantıklı değil mi?
Yeşil Pasaport: Sosyal Ayrımcılık mı, Ödüllendirme mi?
Sonuçta, “Yeşil pasaport 180 günde 90 gün kuralı” ne kadar cazip gözükse de, bu kurallar ve ayrıcalıklar çoğu zaman sınıfsal ayrımcılığa yol açıyor. Bir yanda, devlet memurları vizesiz seyahat etme özgürlüğünü yaşarken, diğer tarafta aynı fırsatlara sahip olamayan milyonlarca insan var. Üstelik, bu kuralların uygulanabilirliği, çalışanların günlük hayatlarında gerçekten işlevsel olmayabiliyor. Bu yüzden, gerçekten eşit bir sistem yaratmak adına, vizesiz seyahat hakkı herkese sunulmalı mı? Yoksa bu tür ayrıcalıklar, toplumdaki dengeyi bozmak yerine, daha fazla fırsat eşitliği yaratmak adına yeniden düzenlenmeli mi?
Benim görüşüm şu ki, belki de tek doğru cevap, bu ayrıcalıkları daha erişilebilir hale getirmek ve toplumun her kesimi için daha adil fırsatlar sunmaktan geçiyor. Yoksa, yeşil pasaportlu bir grup insanın 90 günü sadece kendilerine saklamaları, gerçekten de “eşitlik”ten uzak bir durumu ortaya çıkarıyor.